KİTAP TANITIMLARIM 75.

“UNDINE”– Friedrich De La Motte Fouque, Can Y., 108 s., 1. Basım, 2011.

Tatlı sevgilim, bilmelisin ki doğanın elementleri içinde özel varlıklar gizlidir.”

Undine, Avrupa mitlerinde su perilerine karşılık gelen bir kelime. Sanıyorum “undying” kelimesiyle ilişkili. Zira romandaki karakter, su perilerinin bir ruh taşımadığını söylüyor. Ancak, bir insanla evlendiklerinde ruh taşımaya başlıyorlar. Fakat aşkı kaybederlerse ruhlarını tekrar kaybediyorlar. Romanın çıkış noktasını da bu olgu oluşturuyor zaten.

Mülteci Fransız bir ailenin çocuğu olan Almanya doğumlu yazar, bu romanı 1809’da yazmış. Gotik Romantik serisinin isminin tam olarak karşılığını veren bir tarzda kitap. Temel tema aşk. Akıcı bir dille ilerleyen romanda olay örgüleri hızlı gelişiyor. Hatta bir kısımda yazar, okuyucuya direkt hitap ediyor (Bakınız. Seçtiğim Alıntı). Aşk acısını kendisinin de yaşadığı ve bunun tüm insanların meseleleri olduğunu hissettiriyor. Aslında insana var olduğunu, yaşadığını hissettirenin aşk olduğunu, aldatılma ya da terk edilmenin insanın ruhunu öldürdüğünü gösteriyor yazar.

Olayların çoğu Tuna Nehri yakınlarında bir ormanda yaşayan fakir balıkçı ailesinin etrafında gelişiyor. Nehirde kızlarını kaybeden ve öldüğünü düşünen bu ailenin karşısına kader, Undine isimli bir kızı çıkarıyor ve onu evlatlık ediniyorlar. Şımarık, zeki, hayat dolu ve güzel Undine, bir gün ormanda yolunu kaybedip balıkçı ailesine sığınan şövalye Huldbrand’a âşık olur. Aralarındaki aşk hızla yükselir ancak şövalyenin, ardında bıraktığı başka bir kadın daha vardır ve romanda ileride o da devreye girecektir. Bu soylu kadın, aslında balıkçı ailenin nehirde kaybettiği kızları Bertalda’dır. Romanın ileri bölümlerinde aşk üçgeni, fedakârlıklar, ilişki açmazları, fakirlik-soyluluk meseleleri gibi gotik romantizmin önemli temalarıyla karşılaşıyoruz. Yolları karışık, karanlık orman ve nehir oldukça güzel doğa manzaraları oluşturarak romanın atmosferini tamamlıyor.

Yazarın dili ve üslubu da romantik, şiirsel diyebilirim. Pastoral betimlemeleri başarıyla yapıyor ve manzaraları gözümüzün önünde canlandırtmayı başarıyor. Karakter çözümlemeleri yüzeysel olsa da aslında aşk etrafında gelişen, hiçbirimizin yabancısı olmadığımız durumları gözler önüne seriyor. İlginç bir not da bir yerde “Seni kâfirler ve Türkler mi yetiştirdi?” diye bir cümle geçiyor, azarlama olarak. O dönem, batıda Türklere bakış açısını yansıtıyor diyebiliriz. 

Sonuç olarak romantik ve kısa bir aşk romanı okumak isterseniz göz atabilirsiniz. Korku, gerilim beklemeyin ama. Doğaüstü meseleler dramatik yapıda işleniyor.


SEÇTİĞİM ALINTI:

“Bu hikâyeyi yazan, ondan etkilendiği için yazdı, başkalarının da aynı şekilde etkilenmesini ister. Onun için sevgili okur, bir lütufta bulunmanı diler senden. Oldukça uzun bir zaman diliminin kısa sözlerle, o zaman zarfında yaşananları, genel hatlarıyla anlatmış olmasını hoş görmeni ister. Yoksa o da bilir Huldbrand’ın duygularının nasıl yavaş yavaş Undine’den uzaklaşıp Bertalda’ya yöneldiğini; Bertalda’nın da genç adama nasıl gitgide daha ateşli bir biçimde karşılık verdiğini; bu ikisinin evli kadını nasıl yabansı bir varlık olarak gördüklerini; ona acımaktan çok, ondan korktuklarını; Undine’nin nasıl ağladığını, gözyaşlarının şövalyenin yüreğinde vicdan azabını körüklese bile o eski aşkı diriltemediğini; şövalyenin bir an için iyi davransa da hemen ardından soğuk bir ürperti ile uzaklaştığını, insan soyundan Bertalda’ya doğru itildiğini sanatsal bir biçimde, adım adım örerek anlatmayı. Yazar, bütün bunların düzgün bir biçimde ayrıntılı olarak anlatılabileceğini, belki de öyle yapılmasının daha doğru olacağının pekâlâ bilir. Ama bu acıyı yüreği kaldırmaz. Çünkü kendisi de buna benzer bir şeyler yaşamıştır, onların anılarından, anılarının gölgesinden bile ürkmektedir. Benzer duyguları muhtemelen sen de tatmışsındır sevgili okur. Ölümlü insanın kaderinde vardır bu.”

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER