KİTAP TANITIMLARIM 97.

“KÜÇÜK ZACHES NAMIDİĞER ZINNOBER” (Klein Zaches, Genannt Zinnober)- E. T. A. Hoffmann, Can Y., 143 s., 2. Basım, 2018.


“Yürek acımızın son raddesi ise, bütün köyün yüz karası ve maskarası olarak dünyaya getirdiğim şu küçük hilkat garibesiyle Tanrının bizi cezalandırması oldu.”


Alman yazar Ernst Theodor Amadeus Hoffmann, henüz 1800’lerin başında eserler vermiş, romantizm akımının önemli yazarlarındandır. Hayatımda en sevdiğim öykülerden birisi de kendisine aittir: “Kumadam”. Bu öyküyü daha önce incelediğim “Gece Tabloları” adlı kitapta detaylı yorumlamıştım. Estetizmi ve dili etkileyici gotik öykülerden oluşuyordu o kitap. Şu an tanıtacağım tek novella ise masalsı alegorik bir fantastik eser.

Kitapta geçen masalımsı diyara “Aydınlanma” gelmiş ve akabinde tüm doğaüstü varlıklar yasaklanıp sınır dışı edilmiş. Masallar hor görülüyor. Ancak ülkede peri olduğunu gizleyerek kalabilen bir perimiz var: Rosabelverde. Bir gün ormanda sırtında sevimsiz, kötü huylu, çirkin ve annesinin bile tahammül edemediği bir hilkat garibesi olan oğlunu taşıyan köylü bir kadınla karşılaşır. Bu bücürümüzün adı Zaches’tir. Herkes ona tiksinti beslemektedir. Peri, merhamet duyduğu Zaches’e bir büyü yapar. Bundan sonra Zaches, kendisine bakan insanlar tarafından güzel ve akıllı görünür. Onun adı artık Zinnober’dir. Başarı basamaklarını bir bir tırmanır. Bakanlık mertebesine kadar yükselir. Ne var ki o mertebelerde gözü olan ve güzeller güzeli Candida ile evlenme hayali kuran prens Balthasar bu büyüyü öğrenip bozma peşine düşecektir.

Dilimizde Zinober diye bir mineral var. Cıva sülfürden oluşuyor ve oldukça parlak yapıda. Yazar sanıyorum bu minerale göndermede bulunuyor karakterin yeni adının seçiminde. Belki de herkese parlak ve güzel göründüğü için. Açıkça görülüyor ki bu masal “Aydınlanma”nın her şeye pozitivist bakan bilimsel yapısına bir gönderme, bir hiciv. Zaten romantik akımda bu eleştiri temeldir. Hayal gücünü ön plana çıkarıp, düşsel zenginliklerin altını çizer, maddesel dünyaya tepki gösterirler. Zinnober karakterindeki en ilginç nokta ise ona nasıl bir duygu besleyeceğimizi öykü boyunca bilemememizdir. Evet, başta küçük Zaches’e acırız ve en sonda da, ancak öykü boyu kitaba adını verip merkezde yer almasına rağmen kişilik yapısı detaylandırılmadan ve sanki gelişen çerçeve olayların biraz dışındaymış gibi duran bu ana karakter ilginç bir şekilde diğer yan karakterleri öne çıkarıyor. Çirkinin dışlanması, güzelin kariyer basamakları tırmanmada kendi başarısından çok güzelliğini kullanmasının da bir örneklendirmesi olarak rahatlıkla okuyabiliriz masalı. Novella, öykü, masal gibi çeşitli isimlendirmeler kullandığımın farkındayım çünkü hepsi de uyuyor esere.

Yazarın üslubunda çok hoşuma giden bir yönü de kitabın birkaç yerinde direkt biz okuyucuya seslenmesi, sohbet havasına girmesi oldu. Mizahi bir şekilde, “Ey okuyucu! Bütün bu olaylar biliyorum senin için fazla gerçekdışı ama sen yine de sev bu karakterleri” gibi söylemleri okurken gülümsememe neden oldu. Yazar, Zinnober karakterini yaratırken Yunan mitolojisindeki uyku tanrısı Hypnos’un oğullarından biri olan Phantatus’tan etkilenmiş. Taş, toprak, su, ağaç gibi tinden yoksun varlıkların biçimine bürünerek ya da cansız varlık kılığında görünerek fantastik düşleri yaratan Phantatus, aynı zamanda Hoffmann’ın yakın arkadaşı olan Ludwig Tieck’in 3 ciltlik masal antolojisinin de adıdır.

Sonuç olarak masal, alegorik fantastik öyküler seviyorsanız kitaba göz atabilirsiniz. Sizi yerinize mıhlayacak bir başucu eser olmasa da keyifli bir okuma deneyimi yaratıyor. Ayrıca kitapta birisi kötü diğeri iyi olmak üzere iki son var. Bir sonraki kitap tanıtımımda görüşmek üzere sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Okuyun, okutun.

 

SEÇTİĞİM ALINTI:

“Şimdi Sevgili okur, bu sayfaları senin için kaleme alan yazarın veda zamanıdır; bu yüzden de içini hüzün ve endişe kaplamaktadır. Yazar aslında küçük Zinnober’in başından geçen acayip olaylar hakkında çok daha fazlasını biliyordu ve içinden gelen, karşı koyamadığı bir hevesle bu öyküyü anlatırken bunlardan da söz etmeyi çok isterdi. Gene de yazar burada anlatılan dokuz bölüme dönüp bakınca içinde çok fazla olağanüstü, çılgın, akla mantığa aykırı olay barındırdığını görerek, eğer aynı şekilde anlatmaya devam ederse, senin hoşgörünü zorlamak ve seninle, sevgili okur, bozuşmak tehlikesine düşeceği duygusuna kapılmaktadır. Yazar ‘Son Bölüm’ sözünü yazdığı sırada birden yüreğini sıkıştıran hüzün ve endişe içinde, senden bu tuhaf yaratıkları, neşeli ve her türlü baskıdan uzak bir ruh hali içinde izlemeni, hatta onlarla dost olabilmeni diliyor. Eğer sen sevgili okur, arada sırada birçok olaya içinden gelerek gülümsediysen, ne mutlu; demek ki sen bu sayfaların yazarının arzu ettiği ruh hali içindeydin ve böylece birçok bakımdan onu mazur görebilirsin!”

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER