KİTAP YORUMLARIM 25.

 


"UCUBE BEDENLERİN FENOMENOLOJİSİ" (Phenomenologıe Des Corps Monstrueux) - Pierre Ancet, YKY, 179 s., 1. Baskı, 2010.

“Kendi bedeni içine yolculuğa kalkışan kişi, Medusa’nın bir yüzünün kör edici gölgesinin karşısında bulur kendini.”

Yapışık ikizler, bir bedende iki kafa, parazit ikizler, anormal organlar, korkunç yüzler, cüceler, devler, dışarı çıkmış iç organlar, altüst olan bedenler… Ucubelik… Doğanın karşımıza çıkardığı, alıştığımız bedensel bütünlük figürlerinin altüst oluşu… İnsanlar bunlara nasıl-neden tepki verir? Tarih boyunca bu, nasıl değişmiştir? Tıbbi olarak nasıl-neden meydana gelir, çeşitleri nelerdir? Kitap bu konulara teratolojik, fenomenolojik, antropolojik ve psikanalitik açılardan yaklaşıyor.

Cogito serisinden yayımlanan kitabın ana olarak bir felsefe kitabı olduğunu söyleyebiliriz ama topik oldukça enteresan. Fenomenoloji terimini, ucubelerle olan ilişkilerimizin en geniş anlamda tasviri olarak düşünmemiz gerektiği belirtiliyor girişte. Öncelikle, onların algılanışı inceleniyor. Kendi beden bütünlüğümüzü bildiğimiz ve buna güvendiğimiz için, bedensel olarak farklılaşmış bir insanla karşılaştığımızda kendi bedenimiz üzerinde bulduğumuz yolu orada bulamamanın ve empati kurarak onların da bizden birisi olduğu bilincinin yarattığı tepkiler ve düşünceleri irdeleyerek başlıyor kitap. Algılama, bakış, bakma eksenindeki yansımalar da inceleniyor. Daha sonra ucubelerin tarihine bir projeksiyon tutuluyor. Tarihte yaşananlar, onların insan olarak nitelenmediği zamanlar, dışlanmaları, sirklerde oynatılmaları, tıbbi olarak isimlendirme ve nedenleri bulma çabaları vb. Kitap boyunca gerçek ucube resim ve fotoğrafları da yer alıyor.

Stereotipik bir imge olarak çarpık bedenin sanattaki yansımalarını da okuyoruz kitapta. Ucubeler sanki aykırı sanatçıların ellerinden çıkma heykeller ya da resimlermiş veya mitolojik olarak farklı uzuvlar birleştirilerek yaratılmış yaratıklarmış gibi paralellikler kuruluyor. Dali’nin bir tablosunun analizi yer alıyor bu bağlamda (Cannibalisme D’automne). Bir diğer meşhur resim de Goya’nın “Çocuklarını Yiyen Satürn”ü. Doğal fantastik olarak nitelendiriliyor ucubeler. Tek bedende çift kafalı yaşayan insanların ilişkilerine tanık olmak ilginçti. Örneğin o şekilde yaşayıp birbirine saygı duyan ‘kafaların-bilinçlerin’ özel hayatlarında yaşadıkları, bildiğimiz ilişki formlarının ötesine geçiyor.

Psikanalitik incelemede ise Freud’un tekinsiz (unheimlich) kavramının ışığı altında ucubelik inceleniyor. Deri-ben, bastırılmışın geri dönüşü, anne yüzünü kaybetme korkusu diğer topikler. İçi dışa çıkmış bedenlere bakmanın bizde yarattığı duyguyu da “iç medusa” bölümünde anlatıyor yazar. Aslında benliğimizin, kendiliğimizin örtüsü olan bedenin örtüsünü yani deriyi kaldırdığımızda et-kan-sıvılar gibi görmek istemediğimiz, organizmamızın gerçeği gözler önüne seriliyor. Bizi, Medusa’ya bakar gibi etkiliyor.

Sonuç olarak bizden birileri ama formsal farklılıkları olan insanlara karşı modern kaygıları izlemek açısından farklı bir okuma deneyimi oldu benim için.

 SEÇTİĞİM ALINTI:

“Görünüşü itibariyle ucube denebilecek, gözleri olmayan keseli köstebek yeraltındaki ortamında normal bir canlıdır. Uzuvları cılız kalmış, bol yağlı bir memeli olan fok, bu özellikleriyle deniz ortamında hayatta kalma açısından daha avantajlı olabilir. Dolayısıyla her varlık hayatta kaldığı ve kalabileceği ortama bağlı olarak normaldir. Ayrıca, bir yapıyı bariz anormallik olarak değerlendirmemizin nedeni pekâlâ, bu yapının normal görüleceği yeni ortamlar tahayyül etme kapasitemizin sınırlı olması da olabilir. Kafatası hariç iskeleti olmayan bir bireyin yaşayabileceği bir ortam tahayyül etmek zor olabilir. Ancak, yerçekimsiz bir ortamın keşfiyle, biraz da hayal gücümüzü zorlayarak böyle bir bireyi normal kabul edebiliriz. Bu yüzden, yaşayanlar arasında başarısız form gerçekte mevcut değildi.”

 

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER