KİTAP TANITIMLARIM 83.

“CEHENNEMLİK YÜREK” (The Hellbound Heart) – Clive Barker, İthaki Y., 136 s., 1. Baskı, 2019.

 

“Gözyaşı dökme lütfen. İyi bir ıstırabın ziyan olmasıdır bu.”

 

İthaki Yayınları’nın “Karanlık Kitaplık” adı altında bastığı kitapları temin edip okumaya başlayayım dedim. Bazıları elimde başka yayınevlerinden veya farklı kitapların içinde mevcut olduğundan, elimde olmayanları almaya başladım. İşte onlardan birisi de günümüz korku yazınının bilindik isimlerinden Clive Barker’ın bu kitabı. Kitap hakkındaki önbilgim, hikâyenin “Hellraiser” film serilerinin çıkış noktası olduğuydu. 1987’de yine yazarın yönettiği ilk filmle birlikte günümüze kadar, yanlış bilmiyorsam 8 adet uzun metrajlı film yapıldı. Kısa film, video ve belgesellerle birlikte ise bu sayı 30’u geçiyor. 

Film serileriyle birlikte korku sineması takipçilerinin karakter havuzuna “Pinhead” ve diğer “Cenobite”lar eklenmiş oldu. Karakterleri bilmeyenler için, paylaşımıma ekledim. Cenobite terimi, Cehennem’den gelen ve yaşayabileceğiniz en şiddetli acıları size veren karakterleri tanımlıyor hikâyede. Onları çağırmanın tek yolu ise, “Lemarchand’ın Kutusu” denilen sihirli bir yap-bozu çözmek. Kitapta bu yapbozu çözüp Cenobite’ları çağıran karakterin ismi Frank.

Kitap, “body-horror” alt tarzına kategorilendirilebilir. Türkçesi beden korkusu olarak mı geçiyor bilmiyorum açıkçası. David Cronenberg ve John Carpenter’ın ilk dönem filmlerini sevenler, tarzı bilirler. Merak edenler, terimi ‘google’layabilir.

Frank, dünyadaki tüm hazları tattığını düşünmekte ve yeni hazlar aramakta. Hazzın uç noktalarını keşfetmek istemekte. Bu amaçla Cenobite’ları çağırıyor. Ancak, devamında başına gelecekleri okurla birlikte onun da öngörebildiği söylenemez. Farklı bir düzlemde sıkışıp, tekrar bedensel forma dönebilmek için taze bedenlere ve kana ihtiyaç duyacaktır. Bu yolda Frank’e, kardeşi Rory’nin eşi Julia yardım edecektir. Frank ve Julia arasında gizli bir ilişki de vardır zaten. Olayların cereyan ettiği ana mekân Rory-Julia çiftinin evidir. Julia, Rory evde yokken barlardan, amiyane tabirle erkek düşürmekte ve evine getirmektedir. Eve seks amacıyla gelen kurbanları elbette dehşetli bir ölüm beklemektedir. Kitap zaten bu karakterlerin etrafında dönmekte ancak düğüm çözücü olarak da Julia ve Rory’nin arkadaşı Kirsty devreye girecektir. Evde ve Julia’daki tuhaflıkları sezmiş, başlangıçta durumu aldatma sanmıştır.

Yazar, olay örgüsü veya dilden ziyade tema ile ön planda olan bir hikâye ortaya koymuş. Haz, acı ve ölüm temaları etkili işlenmiş. Olay örgüsü çok karmaşık ya da şaşırtıcı sayılmaz. Yazarın dil ve üslubu ise edebi olarak değerlendirilemeyecek kadar düz ve sade. Özellikle benim gibi klasik-gotik korku edebiyatı sevenleri bu anlamda tatmin etmeyecektir. Çağdaş korku yazını olarak bakmalı. Stephen King, Barker’ı çok övüyor nedense. Her şeye rağmen kitabın en özgün yanı ise “Cenobite”lar elbette. Aslında Pinhead adı geçmiyor ve öykünün içerisinde Cenobite’ların boy gösterdiği sahneler oldukça az. Diyaloglar da az. Öykü diyorum alışkanlıktan ama aslında novella demek lazım. Öyküden uzun, romandan kısa… Neyse, Cenobite’ların bazılarının fiziksel tanımı yapılıyor ki bunlar film serilerinde kullanılmış durumda.

Sonuç olarak modern korku yazınını, sinemasını sevenler için okunabilecek bir kitap. Özellikle Hellraiser film serilerini sevenler, her şeyin nasıl başladığı konusunda bilgi sahibi olmak için de okuyabilirler.

“Sinir uçlarının bazı halleri vardır ki, hayal gücün ne kadar hummalı olursa olsun onları canlandıramaz. Senin en değer verdiğin ahlaksızlık, bizim teklif ettiğimiz deneyimlerin yanında çocuk oyuncağı kalır. Onlara iştirak edecek misin? Bunun geri dönüşü yok, anlıyor musun?”

                                                                Cenobites 
 

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER