KİTAP TANITIMLARIM 160.

“KARADUT EKSPRES: Kestirmeden Gidenlerin Hikayesi” – Yigilante Kocagöz, Deniz Ozan Coşkun, Presstij Y., 104 s., 1. Basım, 2020.


Gece yolculuklarını severim. Karanlığa dalıp gidersiniz otobüste; kulağınızda müzik. Uzun bir yolculuksa bir güzel uykuya dalarsınız. Dışarısı yağmur, karlı ya da yollar bozuksa arada sarsılır sıçrayarak uyanırsınız. Gözlerinizi bir açmışsınız ne de çabuk gelmişsiniz varış noktasına… Uçakta da türbülansa girdiniz mi gelsin adrenalin. Korkuyu hissedersiniz iliklerinizde. Neyse ki hep geçer o gerginlik de bir şekilde sağ salim inersiniz. Gemi yolculuğu yapmadım ama eminim orda da fırtına, dalgalar vs. adrenalinli durumlar yaşanır. Peki, biz otobüste uyurken ya da uçak – gemi türbülansa girdiğinde dışarıda neler oluyor acaba? Bir takım bilmediğimiz kötücül güçler sebep oluyorsa ya bu olaylara? Ama bizi kim kurtarıyor öyleyse bu durumlardan? Bir düşünelim… Acaba herkes uyurken kimler ayakta şehirlerarası toplu ulaşım araçlarında? Ah, tabii ki…

Yigilante Kocagöz tarafından yazılan, Deniz Ozan Coşkun tarafından çizilen, dergi boyutlarındaki bu çizgi roman fantastik, kozmik korku tarzlarını toplumsal göndermelerle birleştiren bir üsluba sahip. Çağımız ve coğrafyamızda hepimizin çok iyi bildiği muavin, hostes, kaptan, şoför gibi karakterleri kahramanlaştırıyor. 6 farklı kısa öykü, genelde ana karakter muavin ve otobüs şoförünü merkeze alıyor. Bu öyküler bir bütünü oluşturuyor aslında. Yolculuklarda yaşanan dehşet anları… Araçlara saldıran tekinsiz varlıklarla savaşıp kendilerini ve yolcuları kurtarıp varış noktasına sağ salim ulaştırıyor emekçi kahramanlarımız.  Yolcuların haberi yok olan bitenden. Kestirme yoldan gitmek için paralel evren gibi farklı bir boyuttan geçen otobüsün yolcuları içeceklerine ilaç katarak uyutuluyor. Bizim muavin sonra “undead” geyiklere benzeyen yaratıklarla savaşıyor dışarda. Ya da türbülans sanılan durum, uçağa saldıran Cthulhu benzeri devasa uçan bir ahtapot aslında. Burada da hostes iş başında. Ya da gemiye saldıran mitolojik tanrılara benzeyen bir su yaratığı. Bir öyküde de şoförün köyde yaşadığı trajik bir olay var.

Yazar, içimizden önemli bir meslek grubunu, hizmet sektörünün ulaştırma kısmında emek veren sıradan insanlara saygı duruşunda bulunmuş gibi. Çizgi romanların aksiyon, fantastik tarzlarına bu karakterleri ve onların dramlarını, toplumsal göndermelerle birlikte iyi yedirmiş. Diyaloglar yerine anlatım tercih edilen öykülerde metinler az yer kaplıyor. Sadece yazılmış öyküler olsaydı bunlar, anekdot gibi kısa ve yarım kalırdı. Fikirler ve yaratılan durumlar, atmosfer güzel fakat edebi anlamda iyi kurgulanmış öykü gözüyle bakmamak lazım. Nihayetinde bir çizgi roman, dolayısıyla görsellik ön planda.  Karakalem çizimler, renksiz-tekinsiz atmosferi iyi destekliyor. Detaylı bir görsellik mevcut. Karakterlerin duyguları, tekinsiz durumlar iyi yansıtılmış çizgilere. Hissettiriliyor…

Kısacası, günlük hayatımızdan, yerel ve çağdaş karakterlerin kahraman olarak içine işlendiği kozmik korku, macera tadında bir çizgi roman okumak isterseniz kitaba buyurun. Okumak değil de bakıp incelemek daha uzun ve anlamlı olacaktır elbette. Yoksa okumak yarım saat civarı sürüyor. Çizgi roman sevenlere sevgiler. 

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER