KİTAP TANITIMLARIM 198.

“KERAMET USTASI – Seçme Öyküler” – Fitz-James O’Brien, Laputa Y., 165 s., 1. Baskı, 2022.

 

Kısa bir hayat sürmesine karşın (36 yıl), tekinsiz kurgu adına birkaç öncül eser ortaya koymuş olan önemli bir isimdir, İrlanda asıllı ABD’li O’Brien (1826-1862). Elimdeki kitap; gotik korku, gizem-gerilim, bilim kurgu tarzlarından bir karışım diyebileceğim 8 adet öyküsünü içeriyor yazarın:

         1. Keramet Ustası (The Wondersmith)

         2. Karımın Kandırılışı (My Wife’s Tempter)

         3. Altın Külçesi (The Golden Ingot)

         4. Lale Saksısı (The Pot of Tulips)

         5. Kayıp Oda (The Lost Room)

         6. Neydi Bu? Bir Gizem (What Was It? A Mystery)

         7. Mezar Seven Çocuk (The Child Who Loved A Grave)

         8. Elmas Lens (The Diamond Lens)

Kitabın ön kapağında Fuseli’nin “Kâbus” (The Nightmare) tablosu görseli yer alıyor. Lovecraft’ın da sevdiği O’Brien, tarz çeşitliliği yanında üslup çeşitliliğine de sahip. Öykülerin bir kısmı gerçekçi iken, bir kısmı doğaüstü yapılar barındırıyor. Bazıları birinci kişiden, bazıları üçüncü kişiden anlatılıyor. Olay odaklı öyküler, bazen dramatik yapılar barındırırken bazen gerçek üstü fenomenlere bilimsel olasılık gözünden yaklaşılıyor. Kitabın ağır topu “Keramet Ustası”, ikonoklastik bir fikirle kötülük salma planının, içlerine kötü ruhlar yerleştirilmiş ve zehirli iğnelerle silahlandırılmış oyuncak askerlerin çocuklara Noel hediyesi olarak verilmesi aracılığıyla gerçekleştirilmek istendiği bir uzun öykü. Katil oyuncak bebek, intikamcı robot ana kötü karakterinin öncül olarak kullanımı söz konusu. Korku, gerilim, bilim kurgu ekseninde. New York’un gecekondu mahallelerinde geçen öyküde, tekinsiz sokakların oldukça çarpıcı betimlemeleriyle dıştan içe, genelden özele doğru bir gidişat yolu benimsenmiş. Toplumsal kaygılar çerçevesinde de okunabilir öykü. Endüstriyel toplumun kendi sonunu görmezden gelmekle kalmayıp aynı zamanda onu besleyip satın alması, yoksulluk ile zenginlik arasındaki uçsuz bucaksız uçurum gibi… Ayrıca, Hoffmann atmosferi hissettim. Onun da tekinsizlik yaratmak için kullandığı bir yöntemdir bazen, cansız nesnelerin irade sahibi ve hareket kabiliyetine sahip olması.

“Karımın Kandırılışı” öyküsünde anlatıcı, evlilik öncesinde ve sonrasında karısının görüştüğü gizemli bir adamdan bahsediyor. Düzgün, zararsız gibi görünen bu kişinin amacını öykünün sonunda öğreniriz. Gerçekçi tarzda yazılmış öykü, yazıldığı dönem ve coğrafyada doğmuş olan ve halkın duyarlı olduğu bir oluşuma gönderme yapıyor. Bugün okunduğunda bize bir etki yaratması zor.  Diğer gerçekçi bir öykü olan “Altın Külçesi”, bir kızın babasına yardım etme sevgisi ve iyi niyetinin ters gitmesiyle ilgili. Biraz gizem ama daha fazla dram… Bu iki öyküyü şahsen diğerlerinden geride görüyorum. Ancak, yazıldığı dönemde ilgi çeken konular etrafında dönüyorlar.

“Lale Saksısı”, tipik bir hayalet öyküsü. Bir olayı aydınlatmak amacıyla görünen bir hayalet… Bir sembol, anahtar olarak kullanılıyor. Karakterler, hayaletten korkmuyorlar, ona sempatik yaklaşıyorlar. Hatta hayaletlerin varlığına dair inanışın bilimsel kanıtı olduğu gibi bir iddia taşıyor öykü. “Kayıp Oda” ise, hayaletler ve iblisler tarafından rahatsız edilen perili bir evdeki bir adamın gerçeküstü korku hikâyesi. Hikâyenin başında bulunduğu odasını aramaktadır ancak bulamamaktadır. Bulduğunu zanneder ama orası farklıdır ve insanlarla doludur. Hikâye nihayetinde büyük bir kayıp zaman ve kaçırılmış fırsat duygusu yaratıyor. Oda ve nesneler merkezi bir rol oynuyor. Öykü, özne ve nesneler arasındaki ilişkileri yeni bir şekilde şekillendiriyor. Değişen oda ve nesnelerdeki ötekilik, özne ve nesne arasında rahatsız edici bağlantılar ve kopukluklar yaratıyor. Ayrıca, nesnelerin tekinsiz gücü psikanalitik olarak okunabilir. Oldukça tekinsiz bir öykü.

“Neydi Bu? Bir Gizem” ise nerede okuduğumu şu an hatırlamasam da uzun zaman önce okuduğum bir öykü. Kitabın kapağındaki “Kâbus” sahnesinin bir çeşitlemesi gibi korkunun başladığı bir yapı içeriyor. Görünmezlik temasının da ilk kullanıldığı öykülerden birisi olsa gerek. Lovecraft’ın en temel teması olan “bilinmeyenin, adlandırılamayanın korkusu” fikrini içeriyor. İnsanın evrende karşılaşabileceği korkunç gizemlerden bir örnek sunarak, belirsizlik oluşturuyor. Ayrıca, bir insanın tecrübe edebileceği en korkunç deneyimin ne olduğu sorusunun etrafında şekilleniyor. Öykü ürkütücü olmasına rağmen yine ana karakter korkusuzca yaklaşmakta yaşadığı deneyime. Yine bilimsel olarak aydınlatmaya çalışmakta… Ana karakter, yazarın kendisi olsa gerek. Zira ana karakter bu öyküde kendisinin yazdığı bir öykü olan “Lale Saksısı”ndan bahsediyor. Öykünün finalinin beklenmedik şekilde trajik olduğunu düşünüyorum.  Bu öykü, Lovecraft’ın, “Edebiyatta Doğaüstü Korku” adlı inceleme kitabında üzerinde durulanlardan birisidir ayrıca. Dolayısıyla gotik korkuda, tekinsiz kurguda önemli bir hikâye.

“Mezar Seven Çocuk” çok acıklı bir masal diyebilirim. Mutsuz bir çocuğun, eski bir mezarlıkta bir mezarda yatan ölü çocuğu kendisine arkadaş edinmesini, mutluluğu ve huzuru orada bulmasını anlatıyor. Gotik korku ve çocuk masalı karışımı atmosferini çok sevdim. Tim Burton nasıl bunu kısa film olarak çekmemiş dedirtti. Sonu çok yürek burkuyor. Yazarın üslup çeşitliliğini de örneklendiriyor.

Son öykü “Elmas Lens”, daha önce okuduğum diğer bir öykü. Yine Laputa Kitap tarafından basılan “H. P. Lovecraft’ın Favori Korku Hikâyeleri” kitabında yer alıyordu, bu da zaten belirtilmiş. Yazarın önemli işlerinden birisi bu öykü de. Merceklere kafayı takıp doğanın en küçük ayrıntılarına ulaşmaya çalışan karakter sonunda bir su damlasının derinliklerinde bir peri kızı bulup ona âşık olur. Onu gözlemler sürekli. Trajik bir sona sahip öykü, bilim kurgu ile gotik romantik bir birleşimde. Poe havası var. Takıntılı bir tutku, anti-sosyal karakter gibi. Ayrıca, yaşamın gözümüzün göremeyeceği yerlerde ve bollukta olabileceğini de vurguluyor. Mucizevi olana takıntının, gerçekliğin sert koşullarına maruz kaldığında, bencillik, açgözlülük ve kibrin zehirli atmosferinde ne hale gelebileceği; öyküden diğer bir önemli çıkarım.

Tekinsiz kurgunun erken dönem örnekleriyle ilgilenenler için yazarı tavsiye ederim. Kitapta bu minvalde (birkaçı dışında) önemli hikâyeler yer alıyor. 

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER