KİTAP TANITIMLARIM 121.

 

“BİR VAMPİRİN GERÇEK HİKAYESİ” (The True Story of a Vampire) – Eric Stenbock, Laputa Y., 60 s., 1. Baskı, 2019.

 

“Bütün bunlara rağmen insanlar hala vampirlere inanmıyorlar!”

 

Laputa’nın “Küçük Karanlık Kitaplar” serisinden bir diğeriyle daha huzurlarınızdayım. Yine 19. Yüzyıl’dan, yine kısa 2 gotik-korku öyküsü. Yazar 1860, İsveç doğumlu. Henüz 35 yaşındayken sirozdan vefat etmiş. Geçmişte ne çok sanatçı var otuzlarında, kırklarında yaşamını yitiren. O kısa hayatlarına neler sığdıran…

Kitaba adını veren öyküyü, daha önce tanıttığım ve farklı yazarların öykü seçkilerinden oluşan bir kitapta daha okumuşum. O kitapta, diğer öykülerin yanında fazla dikkatimi çekmemiş ki birkaç cümleyle geçiştirmişim. Burada ise hem kitabı tanıtmak hem de ikinci öyküyle birlikte belli bir bütünlük, tarz oluşturduğundan dolayı biraz değerlendirmek gerekiyor.

İlk öykü, adı üzerinde bizi vampirlerin gerçek olduğuna inandırmaya çalışıyor. Yaşlı bir anlatıcı, geçmişte yaşananları anlatıyor. Kasabaya gelen bir yabancının vampir çıkması ve kardeşine musallat olmasından bahsediyor. İkinci öykü olan “Breton Efsanesi: Bir Kurt Adam Hikâyesi” (The Othe Side: A Breton Legend) ise, bir derenin ayırdığı bir köy ve ormanla iyi-kötü, cennet-cehennem karşıtlığını oluşturuyor. Köyde normal ve mutlu bir hayat varken, orman ise karanlık, ürkütücü ve tehlikelerle doludur. Dolayısıyla derenin öbür tarafına geçmemek gerekir. Ama ana karakterimiz bir gün derenin öte tarafında çok güzel bir çiçek görür. Kimse yokken ortalıkta hızlıca derenin karşısına geçip çiçeği alıp hızlıca geri gelse ne olacaktır ki? Hadi bakalım… Bu öyküdeki kurt adam ve adam kurtlar ilginçti. Evet, adam kurt… Kafası insan, vücudu kurt... Diğerleri de tam tersi. İlk öykü birinci kişiden (yaptım, ettim) , ikinci öykü ise üçüncü kişiden (yaptı, etti) anlatılıyor.

Yazarın tarzı çağdaşı aynı tarz çoğu yazarın aksine, soğuk ve ciddi değil de sarkastik ve masalsı. Yani ciddi bir korku-gerilim duygusu hissetmekten ziyade, eğlenceli masallar okuyor gibiyiz. Dolayısıyla gotik korku temalı masalsı öyküler demek istiyorum. Kendini bile ciddiye almıyor gibi öyküler. Vampir ve kurt adam gibi meşhur iki korku figürünü işlemesi de klasik etki yaratıyor. Yazarın, dilimizdeki tek kitabı da bu. İsveçli olmasına rağmen İngiltere’de geçirmiş hayatının çoğunu ve eserlerini İngilizce yazmış. Öyküleri dışında iki tane de şiir kitabı yazmış.

İki öyküde ilginç bir ortak nokta var. Ana karakterler, kardeşler aynı isimde: Gabriel ve Carmeille… İlk öyküdeki vampirin ismi ise Vardalek… Sevgili dostlar, gotik-korku yazını fanı olan benim için bu isimlerin nereden geldiğini anlamak zor değil. Yazar da öyleymiş demek ki. Kendi yaşadığı zamanda az sayıda olan o öykülerden etkilenmemesi beklenemezdi elbette. Şu öykülere bir bakın: Sheridan Le Fanu – “Carmilla” (1872), Aleksey Tolstoy – “Vurdalaklar Ailesi” (1884)… İkisi de vampir hikâyesi. Stenbock ise bu öyüleri 1894’te yazmış. Gabriel’i tespit edemedim sadece. Onu adını da kendisi koydu belki de.

Sonuç olarak gotik-korku fanları göz atmak isteyip, bir çırpıda okuyabilir. Bilgi dağarcığına yeni iki öykü katabilir. Ancak, sizi derinden sarsmasını beklemeyin ve o dönemde daha iyi öyküler olduğu kesin.

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER