KİTAP TANITIMLARIM 36.

 


“FREUD’DAN LACAN’A PSİKANALİZ” – Saffet Murat Tura, Kanat Y., 223 s., 6. Baskı, 2016.

Bu kitabı, Lacan’la ilgili kitap okumalarımda, tesadüfen de olsa iyi bir sıraya koymuşum. Zira eğer ilk okuduğum kitaplardan olsaydı zorlanabilir ve Lacan anlama yolunda umudumu baştan yitirebilirdim. Genel anlamda psikanaliz ve psikanalistleri anlatarak başlıyor kitap. Psikanalizi genel olarak anlatırken oldukça yoğun teoriler sergiliyor. Haliyle Freud’dan başlayan kitap, diğer psikanalistlerden de bahsediyor psikanaliz tarihçesi içerisinde. Otto Rank, Melanie Klein, Anna Freud aklıma gelenler. Daha sonra Lacan’a geçiyor ve esas yoğunluk burada başlıyor. Lacan’a giriş yaptıktan sonra “Lacan’ın Avrupa Düşüncesindeki Yeri” adlı yaklaşık 50 sayfalık bölüm, psikanalizden ziyade felsefe tabanlı. Burada Lacan’ın felsefi yönü vurgulanıyor ve kuramları, kendisinin etkilendiği, kendisiyle benzeyen ya da karşıt olan filozoflarla kıyaslanıyor. Sartre ve Heidegger’in detaylarına giriyor kitap bu bölümde. Karşılaştırmalı ve detaylı olarak ilerliyor. Descartes’tan başlayıp, Husserl’a kadar uzanan bir yelpazede isimlerle temas ediyor bölüm. Daha sonraki “Dilbilim ve Yapısal Antropoloji” bölümü ise benim için daha da zordu. Burada, dilbilimde devrim yaratan Saussure ve biraz da Chomsky’den bahsedilerek Lacan’ın dil kullanımının temelleri, oluşumu-değişimi detaylandırılıyor. Daha sonra alışık olduğum bilgileri içeren “Lacan’ın Psikanaliz Kuramına Toplu Bakış” bölümü geliyor. Burada Lacan’ın temel kavramları olan bilinçdışı, fallus, Oidipal karmaşada yaşananlar gibi olay ve simge-imgelerin üzerinden yeniden geçmiş oldum. Sonraki baskılarda eklenen son bölümlerde de psikanaliz öznenin dramının doğa-kültür karşısındaki durumu özellikle Levi-Strauss’a değinilerek anlatılıyor ve son olarak Freud’a geri dönen kitap, günümüzde psikanalizin ve kurucusunun gözden düşmesine içerleyerek ona layık olmamız gerektiğini söylüyor. Bu kitapta benim zihnimi yeni bir yöne çekmemi sağlayan özellikle son bölüme hitaben, şöyle diyebilirim: Günümüzde nörobilim ve diğer bilimlerin gelişimi ve ilerlemesiyle psikanaliz gözden düşmüş durumda psikologlar ve psikanalistler arasında. Diğer bireysel psikoloji okumalarımı da göz önünde bulundurduğumda (elbette yüzeysel olarak hâkim olduğum konularda bir yorum yapmış oluyorum), Lacan gibi psikanalistlerin psikolojiyi, materyalist nörobilimcilerin de psikanalizi yok saymalarını çok doğru olarak değerlendirmiyorum. İnsan, bence ne tamamen bir makine ne de fizyolojinin etkisini ya da sosyal çevre- okul-ergenlik dönemi gibi etkileri tamamen dışlayıp her şeyin bebeklik çağında ailede yaşananlarla çözümlenmesiyle tamamen ve doğru olarak açıklanabilir. Benim naçizane ve yetersiz şahsi görüşüm, bu kitapta da değinildiği gibi psikanaliz-psikoloji-psikiyatrinin birlikte hareket etmesi. Hatta felsefenin de… İnsan, derin bir kuyu. Ruhlarımızın derinliklerine ve davranışlarımızın kökenine dair merak etmeye, okumaya devam…

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER