KİTAP TANITIMLARIM 117.

“HAYALPEREST ÖLÜNÜN ŞARKILARI” (Songs of a Dead Dreamer) – Thomas Ligotti, Can Y., 326 s., 1. Basım, 2020.

 

“Delilik, kaos, iliklere işleyen kargaşa, sayısız ruhun mahvı… Bizler feryat edip ölürken, Tarih parmağını yalayıp sayfayı çevirir.”

 

Amerikalı çağdaş korku yazarı Ligotti. 3 ayrı bölümde 18 öykü ve 2 denemeden oluşuyor kitap. Kitabın tanıtımında ilgimi çeken bir ifade var: “Bu kitabı kitaplığınızda H.P. Lovecraft ve E. A. Poe kitaplarının tam ortasına, yani ait olduğu yere yerleştirin.” Bu iddiayı bakalım nasıl karşılıyor kitap, yorumlayalım.

Ligotti’nin öyküleri korku/gerilim tarzında. Tuhaf, tekinsiz kurgular. Sonları açık uçlu bitiyor çoğunun. Belirsizlik var bazılarında. Gerçeklik saptırılıyor; nerede gerçeklik yitip nerede hezeyan/hayaller başlıyor kestirmek zor. Aklın sınırları saptırılıp, yaşam-ölüm arasındaki sınır belirsizleşiyor. Okurun hayal gücünü tetikliyor yazar. Bütün bunlar öykülerin vurucu olmasına, sizi içine çekmesine, ağzınızda iyi bir tat bırakmasına tam olarak yetiyor diyemem. Ligotti çeşitli üsluplarda yazıyor: geleneksel gotik, gerçekçi, deneysel vs. Bu da bize yazarın türün tarihine ve tekniğine iyi hâkim olduğunu gösteriyor. İyi bir korku okuru olmak iyi bir korku yazarı olmakla aynı anlama gelmiyor bence yine de. Öykülerin bazıları vurucu, bazıları değil, kanımca. İçine girmek zor çoğunun. Yazar, iyi bir zekâya sahip olduğu izlenimini de veriyor ancak benzer şekilde zeki olmak da iyi bir korku yazarı olmakla aynı anlamda değil bence. Kafanızı karıştırmış olabilirim. Ben de zorlanıyorum yorumlamakta. İyi öyküler de var ama bir şeyler eksik. Sanırım bu eksik şu: ruh. İyi bir korku ruhu eksikliği yaşadım nedense. Hepsinde değil tabi, bazılarında.

Lovecraft’ın kozmik korkusuyla hiç alakası yok öykülerin. 1 tanesi dışında. “Budalanın Tarikatı” adlı bu öykü zaten Lovecraft öykülerindeki kurgu kitap Necronomicon’dan alıntıyla başlıyor. Öykü de 3. sınıf bir Lovecraft öyküsü olabilir ancak bence. Poe ile bazı benzerliklere sahip öyküler var. En büyük benzerlik akıl sağlığını yitirme, hezeyan, gerçek-hayal karışımı öğeler. Ancak, romantizm veya eski gotik mekânlar, eski zamanlar yok sayılır öykülerde. Genelde modern kentlerde geçiyor. Bazıları da belirsiz mekânlarda. Genelde kapalı mekânlarda yaratılmış korku sahneleri var. Ayrıca rüya sahneleri güzel. Yazarın en iyi başardığı şey, tekinsiz estetik sahneler. Bu da E.T.A. Hoffmann’ı andırıyor aslında. Oyuncak bebeklerin, cansız mankenlerin eşlik ettiği rüya sahnelerini beğendim özellikle. Başka bazı göndermeler de var. Mesela “Alice’in Son Serüveni”, adı üstünde “Alice Harikalar Diyarında” etkileşimli, hatta onun üzerine yazılmış bir öykü. Dili de ne çok ağdalı, şairane ne de çok düz. Korku yazınının geçmişiyle şimdiki zamanının ortasında köprü gibi duruyor adeta. Ek olarak, psikoloji konusunda bilgili olduğunu da sezdiriyor yazar.

Yazar, öyküleri üç bölüme ayırmış: Uyurgezerlere Düşler, Uykusuzlara Düşler, Ölülere Düşler. Öykülerin, yukarıda bahsettiğim yapı ve temalarına uygun başlıklar aslında. Dikkatimi çeken bazı öykülerden bahsedeyim. İlk öykü “Cümbüşçü”, gerçekçi bir öykü. Doğaüstü bir yapı olmadığı gibi, yaşananların gerçekliğinden okurun şüphesi oluşmuyor. Bir durum öyküsü. Diyalog üzerinden yavaşça tırmanan gerilim iyi oluşturulmuş. Finalde beklediğimiz kopma noktasına geliyor öykü. “Les Fleurs”, şizofren bir anlatıcının ağzından aktarılırken, biz bunu finalde fark ediyoruz. “Bir Mankenin Rüyası”, Hoffmannvari karanlık estetiğin hayal ortamlarında dansını sunuyor. Dario Argento gibi korku yönetmenlerinin de sıkça kullandığı oyuncak bebekler yer alıyor rüya sahnesinde. “Ölü Kılıcın Maskeli Balosu”, “Üç Silahşorlar” gibi bir atmosfer sunuyor. İsminde “Dr.” geçen 3 öykü var. Deliliği ve akıl hastanelerini seviyor yazar. Öykülerin bir kısmı da zaten akıl sağlığı yerinde olmayan öyküler. Ayrıca isimleri de ilginç. Özellikle şu öykü, karşılaştığım en enteresan isme sahip: “Sadece Labirent Misali Gözlerinle Kaldır Kadehini Bana”.

Bunun dışında ilk 2 bölümün sonunda denemeler yer alıyor. Özellikle ilk bölümün sonundaki “Korku Yazını Üzerine Notlar: Bir Öykü ”de yazar bize farklı üsluplarda bir öykünün nasıl yazılacağını gösteriyor. Bunu, daha önce yazmaktan vazgeçtiği bir senaryoyu kullanarak yapıyor. İkinci bölümün sonundaki “Profesör Hiç Kimse’nin Doğaüstü Korku Üzerine Notları” adlı denemesinde ise daha kuramsal olarak yapıyor bunu. Bu bölümleri okumak ayrı keyifliydi. Hoş, neyin nasıl yazılması konusunda kurallar konulabilir mi yoksa her yazarın kendi düşüncesi mi tartışılır. Stephen King de çok yapar bunu. “Yazma Sanatı” diye kitabı var hatta.

Sonuç olarak, “Ben korku yazınının sıkı bir fanıyım” diyorsanız göz atabilirsiniz. Ancak daha öncelikli yazarlar olduğunu düşünüyorum. Yazarı tabii ki ilk kez okuduğum bu kitabıyla değerlendiriyorum, diğer işleri dilimizde yok; ancak tarzını biraz daha daraltabilirmiş diye düşündüm. Yine de tekinsiz, tuhaf kurgular. Vizyonumu genişletti.

 

SEÇTİĞİM ALINTI:

“Ağarmış –aydınlatılmış diyemiyorum çünkü sanki her şeyin üzeri fosforlu bir tozla kaplanmış gibi- koridorda oyuncak bebek giysileri giymiş insanlara benzeyen siluetler ya da insana benzetilmiş bebekler var. Hangisi olduğuna dair kafamın karıştığını hatırlıyorum. Bunlar arkamda ve önümde yerde yatıyorlar, merdivenin başında, hatta daha karanlık bölgelere inen basamakların üzerindeler. Yatak odasından çıktığımda gözlerinin beyaz karanlıkta parladığını görüyorum; başları sağa sola yukarı aşağı, her yöne çevrilmiş. Korkudan donakalıyorum –evet!- ve kendi gözlerimin de onlarınkiler gibi parlayıp parlamadığını merak ederek gözlerimi dikip bakıyorum. Derken sol tarafımda duvara yaslanmış iki büklüm oturan bebek insanlardan biri, küçük katı bir boyna bağlı başını kesik hareketlerle çeviriyor ve dosdoğru bana bakıyor. Daha da kötüsü konuşuyor. Ses insan sesinin korkunç bir parodisi. Söyledikleri daha da korkunç: “Bizim gibi ol tatlım. Öl ve bize karış.” Aniden elim ayağım boşalıyor, sanki bütün yaşam enerjim çekiliyor. Tüm irademi toplayarak yatağıma koşuyorum ve böylece rüya da sona eriyor.”

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER