KİTAP TANITIMLARIM 197.

“13 KURT ADAM ÖYKÜSÜ” – Kolektif, Laputa Y., 229 s., 1. Baskı, 2022.

 

Fantastik Edebiyatın önemli figürlerinden birisinin daha ana karakter olduğu, farklı yazarların öykülerinin derlendiği 13 “Kurt İnsan” (8 kurt adam, 4 kurt kadın ve 1 kurt oğlan) kitabını sizlere tanıtacağım. Bu, 13 “kurt birey” (J) öyküsü, bildiğim kadarıyla dilimizde bir ilk. Mesela, vampir ya da hayalet öyküleri çok okudum, derleme kitapları da var; ancak kurt adam öykülerinin bir araya getirildiği bir kitap hatırlamıyorum. Hatta okuduğum kurt adam öyküsü sayısı da fazla değil. Bu kitaptaki 13 öyküden yalnızca 1 tanesini önceden okumuşum (Saki – “Gabriel Ernest”). 12 farklı yazar var kitapta: 1 İskoç (George Macdonald), 2 ABD’li (John Davys Beresford, Eugene Field) ve 9 İngiliz. Yalnızca Saki’nin (Hector Hugh Monro) 2 öyküsü bulunuyor, diğerlerinin tek. Yirminci yüzyıl başlarında doğmuş Clifford Ball dışındakiler on dokuzuncu yüzyıl yazarları. Saki, Blackwood ve MacDonald haricindeki yazarları ilk defa okuyorum Öykü listesi şöyle (en sevdiğim 5 öyküyü, sağ taraflarındaki parantezler içinde numaralarla belirttim):

 

1.      “Sahra’daki Kurt Adam” (Werewolf of the Sahara) – G. G. Pendarves

2.      “Dişi Kurt” (The She-Wolf) – Saki

3.      “Gabriel Ernest” – Saki (4)

4.      “Gri Kurt” (The Gray Wolf) – George Macdonald (5)

5.      “Koşan Kurt” (Running Wolf) – Algernon Blackwood (2)

6.      “Kostopchin’in Beyaz Kurdu” (The White Wolf of Kostopchin) – Sör Gilbert E. Campbell

7.      “Saklı Hayvan” (The Hidden Beast) – J. D. Beresford

8.      “Kurt Adam Uluması” (The Werewolf Howls) – Clifford Ball (3)

9.      “Kurt Adam” (The Werewolf) – Eugene Field

10.   “Hartz Dağları’ndaki Beyaz Kurt” (The White Wolf of the Hartz Mountains) – Frederick Marryat

11.   “Ormandaki Şey” (The Thing in the Forest) – Bernard Capes

12.   “Kurt Adam Hugues” (Hugues the Wer-Wolf) – Sutherland Menzies (1)

13.   “Kurt Adamlar” (The Werewolves) – Henry Beaugrand 

 

Kurt adam inancının, sihir ve büyücülükle ilgili hurafelerin bir sonucu olarak Orta Çağ ve Erken Modern dönemlerin bir yaratımı olduğu düşünülebilir. Ancak, insandan kurda dönüşümün hayatta kalan en eski örneği, MÖ 2100 civarında Gılgamış Destanı'nda bulunur. MÖ 425'te de Yunan tarihçi Herodot, yılın birkaç günü kurt şekline giren büyücü adamlardan oluşan göçebe bir kabile olan Neuri'den bahseder. Aslında Neuri, soğuk İskit ülkesinde muhtemelen kurt derilerini ısınmak için giyiyorlardı. Bununla birlikte, şimdi bildiğimiz şekliyle kurt adam ilk olarak Antik Yunan ve Roma'da etnografik, şiirsel ve felsefi metinlerde ortaya çıktı. Örneğin, Platon’un anlattığı Lycaon’un hikâyesi. Konuyu fazla uzatmadan kitaptaki öykülerden bahsedeyim şimdi.

Öykülerde genel bir özellik, kurt adamın ya net olarak belli olması ya da okuyucunun onu kolayca tahmin edebiliyor olması. “Sahra’daki Kurt Adam”, Kuzey Afrika’da Libya civarlarında geçiyor. Zamanın ünlü dergisi Weird Tales’de yayımlanmış. Zaten, Robert Howard tarzında bir öykü. Kötü Arap şeyhi El Shabur ve güzel bir genç kadının ruhu için umutsuz bir mücadelede serbest bırakılan korkunç okült güçler hakkında. Lovecraft ve Howard’ın bazı öyküleriyle ortak yanları; olayın geçtiği coğrafya, okült bağlantılar ve Yezidilere, Melek Taus’a aşağılayıcı ifadeler içermesi…

Usta bir öykücü olan, tanıtımlarımda da yer vermek istediğim, sevdiğim yazar Saki’den kitapta 2 öykü yer almış. Saki’nin, okuma deneyimini çok eğlenceli kılan, sarkastik bir tarzı var. Bazen esprili, bazen korkutucu yazıyor ve döneminin toplumunu, kültürünü hicvediyor.  Kitaptaki 2 öykü tam da bu farklı yönlerini görebileceğimiz örnekler. “Dişi Kurt” eğlenceli, aydınlık ve espriliyken “Gabriel Ernest”, karanlık ve ürkütücü. “Dişi Kurt”, bir ev partisinde geçiyor. Ev sahipleri, yaşam alanları bir kır evi olan esprili, küçümseyen ve ironik bir üst sınıf. Bazı korkunç doğaüstü tezahürlerin kıyısındaki dengesi, materyalist toplum ve yokluğuyla göze çarpan yakın metafizik dünyaya çifte odaklanması, ancak ciddi bir tartışmayı kışkırtmak için komik geleneği kullanması ve karakterlerine karşı tavrında aynı anda hem ironik hem de sempatik olmasıyla her zaman kırılma noktasında olan bir öykü. Doğu Avrupa folkloruyla kısa tanışıklığı onu "Sibirya büyüsünün ezoterik güçleri" konusunda eğiten Leonard Bilsiter, hostesi tarafından tuzağa düşürülüyor ve onu bir dişi kurda dönüştürmesi için meydan okunuyor. Hostes bir eğrelti otu ve açelya ortamının arkasında kaybolduğunda ve onun yerine büyük, kötü görünümlü bir kurt belirdiğinde herkes dehşete kapılıyor. Okuyucu da oyunun içinde. Varoluşsal savunmasızlık duygusu, insan duyarlılığı ve kibir, karakterlerin daha zayıf akranlarının üzerine yükselmesini sağlayan planlama, işbirliği ve güven ağına karşı koyuyor. Komplo, talihsiz Bilsiter'i alt etmek için haklı bir oyun olduğu ve sessiz komploculardan biri olarak okuyucuyla oynandığı için nihayetinde iyi huylu. Okuyucunun katılımı, yargının adaletini doğruluyor ve eylemin güvenilirliğine ilişkin duygusu, performansın komik etkilerinden aldığı zevki artırıyor. Daha önceden de okumuş olduğum “Gabriel Ernest” ise, ormanda nehir kıyısında çıplak olarak güneşlenirken bulunan ve iyi niyetli kasabalılar tarafından evlat edinilen bir çocuğun adı. Öykünün en başında bir uyarı var ve okuyucu, ormanda vahşi bir canavar olduğunu öğrenir. Gabriel, sevimli ve çekici, ama aynı zamanda oldukça belirsiz ve mesafeli. Gabriel’in ve okuldan eve yürürken küçük bir çocuğun kaybolmasıyla bir takip başlıyor, ancak bulunan tek şey Gabriel'in kıyafetleri. Hikâye, yazarın en sevdiği temalardan birçoğunu içeriyor: ters giden iyi niyetler, kibar toplumun sıradanlığı, uğursuz olanın çekiciliği ve vahşi ve yasak olanın cazibesi. Öykünün orman ve masal atmosferi, direkt ve vahşiliği, öncesi ve sonrasının bilinmezliği benim sevdiğim yönleri.

Fantastik romanları ve masallarıyla Lewis Carroll, Tolkien, George Orwell, Aldous Huxley gibi nice yazarları etkilemiş olan üstat George MacDonald, “Gri Kurt” adlı kısa öyküsünde; soğuk ve gri atmosferiyle, yalnızlığın hüznüyle lanetin ağırlığı temalarını gizemli ve büyüleyici bir şekilde anlatıyor. İskoçya kırsallarında bir gezginin karşılaştığı genç ve güzel kadın ve annesiyle yaşadığı kısa bir zaman dilimi anlatılıyor. Olay örgüsü sade ve net olmasına rağmen eko-gotik atmosferi çok hoş. Romantizm ve doğa içeriğinden dolayı gotik korkunun temellerinin güzel bir örneğini oluşturuyor öykü. Diğer sevdiğim özellikleri, okuyucunun hayal gücüne kalmış boşluklar (öncesi ve sonrasında) bırakması, masal ve mit havası. Dediğim gibi, karmaşık bir olay örgüsü yok ama hissini sevdim.

Algernon Blackwood, “Koşan Kurt” adlı öyküsünde müthiş bir gerilim/gizem ve bir o kadar da dram yaratıyor. Yazarın sık yaptığı eko gotik yapıda doğa betimlemeleri, ıssızlıkta yalnız bir insanın tekinsizlik hissiyatının içsel anlatımı oldukça etkileyici. Balık tutmak için tek başına Kanada ormanlarında tatile çıkan bir adam, kampının çevresinde pusuya yatmış ve sinsi sinsi gezinen büyük bir “hayvanın” varlığıyla musallat olunur. Korkuyla yüzleşince bağları çözülen gerilim düğümü, duygusala geçer ve geçmişteki trajik bir olay aydınlanır. Kızılderili mitleri ile bağlantısıyla, hikayesiyle, korkulan nesnenin empati kurulan ve acınan nesneye dönüşmesiyle diğer öykülerden ayrık duran, harika dile, üsluba sahip bir öykü. Favorilerimden oldu kitapta.

“Kostopchin’in Beyaz Kurdu”,  bir erkeğin gizemli bir kadına âşık olduğu ve her şeyin cehenneme döndüğü bir hikâye örneği. Rus Polonya’sında, Kostopchin adlı kırsalda geçiyor olaylar. Çocuklarıyla birlikte yaşayan Paul, kaçak olduğunu söyleyen Ravina adlı kadını evine alıyor. Zamanla ona âşık oluyor ve evlenme teklif ediyor. Ravina, birkaç şart öne sürerek bunlar sağlandığı zaman kararını açıklayacağını söylüyor. Gerisi için öyküye buyurun. Kalp, öyküde önemli bir sembol. Hem fiziksel, hem mecazi anlamıyla öykünün temeline oturuyor. Bu hikâyeye oldukça fazla benzediğinden dolayı, kitapta 10. sırada bulunan “Hartz Dağları’ndaki Beyaz Kurt” adlı öyküden de burada bahsedeyim. Yine beyaz kurt, yine çocuklu bir adamın hayatına giren bir kadın, yine şiddet sahneleri ve yine kâbusa dönen olaylar, umutsuzluğa ve yok oluşa sürüklenen aileler, yine soğuk atmosferli bir kırsal (Hartz Dağları). Ravina yerine Kristina, buradaki kötü karakterimizin adı. İki öyküde de kurdun kim olduğu ortadadır, okuyucu şaşırmaz. Farklı olarak, Transilvanya’dan kaçmıştır baba ve çocukları. Bu hikâyelerdeki kötüler son derece kötü ve kötülük, beslenme dışında görünürde tamamen sebepsiz. Ayrıca, insan yaşamının her zaman dış şeytani müdahaleye tabi olduğu şeklindeki altta yatan fikir inandırıcı. Öyküler ayrıca toplumsal cinsiyet rolleri gözlüğüyle okunabilir: Kadınların evcilleştirilmemiş doğasına ve onların bastırılması gerekliliğine ilişkin erkek korkusunun ve takıntısının bir ifadesi olmak yerine, okuyucuları böylesine feci bir bastırmanın tehlikeleri konusunda uyaran uyarıcı bir hikâye olarak görülebilir. Son olarak, gözü kör tutkunun trajik sonuçlara neden olabileceğini çıkarıyorum öykülerden.

Beresford’un “Saklı Hayvan” adlı hikâyesi birinci kişiden anlatılıyor. Batıl inançlar, doğaüstü güçler ve gerilim üzerine bir öykü. Garip bir adamın yaşadığı ormandaki ıssız evde hapsedilen ve işkence gören garip bir canavar hakkındaki söylentilerin gerçek olup olmadığı hakkında. Yalnızca 3 sayfa uzunluğundaki öyküde tema, özgürlük ve güvenlik arasında seçim yapılması gerektiği.

Weird Tales yazarlarından birisi olan Clifford Ball’ın “Kurt Adam Uluması”, gotik korku tonu, atmosferi ve hazinliğiyle yine kitapta beğendiğim öykülerden birisi oldu. Fransa’da geçen hikâyede, ana karakter Mösyö Delacroix zor günler geçiren yorgun bir aristokrat. Çevrede yayılan kurt adam söylentilerine karşı çocuklarını silahlandırır ve kurdu yok etmesi için plan yapar. Tüm öyküler içinde gümüş kurşun, yalnızca bu öyküde görünüyor. Ayrıca, kurt adamın laneti, üst sınıf ve alt sınıf kimlikleri arasındaki bir çatışma olarak görülebilir. Öykünün en güçlü yanı, trajik finali. Bunu okuyucu sezse de, daha çok vampir öykülerinde karşılaştığımız bazı yapılar var: sonsuza dek sefil ve mahrum bırakılanların, yalnızca unutulmayı vaat edebilecek bir arafta hiçbir şey beklemedikleri bir belirsizliğe sıkışıp kalma ihtimali gibi. Kurt adam kavramı da dünyalar arasında, kimlikler arasında ortaya çıkan, kaderine terk edilmiş bir yaratıktır. İnsanlık dışı ve sürgün edilmiş bir bela olarak yaşamalı ve ölmelidir. Bu sorular ve endişeler, öyküdeki kurt adamın psiko-sosyal, sosyopolitik ve sosyoekonomik sınıf mücadelelerinin sembolleriyle bağlantılı olduğu fikri etrafında dönüyor. Sorunlarından korkan talihsizler, onları rahatsız edecek ve eylemlerini daha büyük bir sefalete ve kendi kendini mahvetmeye yönlendirecektir. Zenginler ve güçlüler alt tabakalara sürüklenmekten korkarak kendi kendini yok etmeye ve atalara özgü, ilkel bir vahşete mahkûmdur. Fakirlerle ilişkilendirilen yasak, istenmeyen özellikler bir hayvan kabına dökülür. Hayvan, üst sınıfların bastırmaya çalıştığı şeylerin bir sembolü haline gelir. Alt sınıfların gizli ıstırabı başka bir tür lanete dönüşür. Finalde yok oluşun içsel hissi, ay ışığı altında mezarlığın dışsal atmosferiyle vurucu bir bütünlük oluşturuyor.

Eugene Field’in “Kurt Adam” adlı kısa öyküsü ise Britanya’da geçiyor ve bir aşk üçgeni etrafında dönüyor: güzel Ysault’u elde etmek için iki rakip olan Harald ve Alfred, öyküdeki karakterler. Evet, birisi kurt ve onu da anlıyoruz okurken. Tutku ve umutsuzluk barındırıyor hikâye. Bernard Capes’ten, 3 sayfalık “Ormandaki Şey” adlı kısa öykü, kurdun ana vatanı izlenimi yaratan, Macaristan ormanlarında ve civarında geçiyor. Çok hızlı biten bu gotik hikâye, ormanda karşısına çıkan kurt adama et ikram ettiği için suç işlediğini düşünerek günah çıkartan genç ve çekici bir kadın ile rahibe odaklanıyor. Bilin bakalım, kurt kim? J

Kitapta en sevdiğim öykü, Sutherland Menzies’ten “Kurt Adam Hugues” oldu. Tüm öyküler içerisinde ana karakterin gerçekten kurt adama dönüşmeyip, bunu kostümlerle yaptığı, dolayısıyla kurt adam mitinin orijinine öykünen tek hikâye bu. Normandiyalı bir aile yıllarca karalanıyor, kınanıyor, kurt adam olmakla suçlanıyor ve toplumun yargısı gereği tecrit edilmiş bir şekilde yaşamak zorunda kalıyorlar. Ana karakter Hugues, büyük kayıplar verdikten sonra bir öfke durumuna sürüklenir ve bir kostüm yardımıyla kendisini bir kurt adama "dönüştürür". İstemsiz bir yanılsama yerine bir fırsatı değerlendirmek için kasıtlı bir eylem olarak da yorumlanabilir bu. Hugues’in kurt adam olarak korku salıp hayatta kalması, bir kıza âşık olmasıyla boyut değiştirecektir. Kızı Hugues’e kaptıran ebeveyninin, kurdu yok etme planı başlar. Öykü, hem kurt adamın batıl inanç olduğunun altını çizmekte, hem de bu inanca ve mite dair yapıları kullanmakta. Toplum tarafından dışlananın toplum içerisinde var olma çabasını yansıtmakta. Masal ve gotik korku atmosferini çok hafif kara mizahla birleştirerek harika bir ton oluşturmakta. Ancak, öykünün okuyucuya esas vuruş yaptığı beklenmeyen bir sahne var. Burada hem okuyucu hem de öyküdeki bir karakter şaşkınlığa uğruyor. İyi bir öyküde belirsizlik ve beklenmeyen olay olmalı diye düşünüyorum zaten. Bunları birleştirince neden kitapta en sevdiğim hikâyenin bu olduğunu anlatabildim sanıyorum.

Son öykü, “Kurt Adamlar”,  Kanada'daki ilk öncülerin bir sürü yerli kurt adam tarafından nasıl tehdit edildiğine dair. On dokuzuncu yüzyılda, kuzeydoğuda kurtların nesli tükenmek üzere avlandıktan ve Amerikan Kızılderili kabileleri topraklarından zorla çıkarıldıktan sonra bazı yazarlar anlatılarını sık sık Amerika'nın sömürge döneminde kurmuş, Amerikan Kızılderililerini yırtıcı, vahşi ve açıkça kurt benzeri olarak tasvir etmişler. Bu öykü de açıkça onlardan birisi. Avrupalı yerleşimciler ile Amerikan Kızılderilileri arasındaki ilişkileri keşfetmenin bir yolu olarak kurt adam mitini kullanıyor.

Likantropi temel alınmış 13 öykünün yer aldığı kitap böylece sona eriyor. Kitapta, yazarlar hakkında kısa bilgi ve güzel görseller olduğunu da ekleyeyim. Ayrıca, yayınevi bu “13 öykü” serisinin devamını getirecekmiş: 13 Vampir Öyküsü, 13 Hayalet Öyküsü, 13 Gotik Öykü vs. Onları da okuyup tanıtmak için heyecanla bekliyorum. 

 

REFERANSLAR

https://theconversation.com/the-ancient-origins-of-werewolves-104775

https://www.encyclopedia.com/arts/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/she-wolf-saki-1914

https://en.wikipedia.org/wiki/Saki

https://dmrbooks.com/test-blog/2021/10/9/colors-and-curses-in-clifford-balls-the-werewolf-howls-a-reviewing-and-interpretation

https://dorisvsutherland.com/2021/06/09/werewolf-wednesday-hugues-the-wer-wolf-by-sutherland-menzies-1838/

https://www.researchgate.net/publication/314646489_Female_werewolf_as_monstrous_other_in_Honore_Beaugrand%27s_%27The_Werewolves%27_A_cultural_history_of_female_werewolves

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER