KİTAP TANITIMLARIM 28.

 


“İÇİMİZDEKİ KARANLIK YAN” (La part obscure de nous memes) – Elizabeth Roudenesco, Say Y., 232 s., 1. Baskı, 2013.

“İnsanın üstünü örtmeye çalıştığı ama bütün zulmü içerisinde onun yerini sonsuzca gösteren bir kâbusa dalacağız.”

İnsanoğlu… Yasalar koyan, onları tersine de çeviren, normlar belirleyen ama içinde anormallikler de doğuran, tarihi şiddet ve sapkınlıkla dolu, kirli bir tür… Bu kitap da sapıklık kavramını irdeleyerek tarihin ışığında bize okuması oldukça zor gerçekleri aktarıyor. Kitabın sapıklık ya da sapkınlık olarak tanımladığı kavram, günümüzde parafili olarak adlandırılan eğilim ve davranışlar ağırlıklı diyebilirim. Elbette o kavram tanımlanalı fazla olmadı. Uzak bir geçmişte böyle adlandırmalar henüz yoktu.

Tanıtması pek kolay değil kitabı. Cidden kaldırması zor bazı gerçeklerle sayfalar boyu haşır neşir olmak, onların ne kadarından burada bahsetmem gerektiği konusunda beni düşüncelere itiyor.

Kitapta 5 ana bölüm halinde sapıklığın tarihi bir seyrini izliyoruz. Ortaçağ’dan başlayan ilk bölümde daha çok dini duygularla kendilerine ve başkalarına zarar veren mistikler ve dindarlar, bir de sapkın seri katil Gilles De Rais’den bahsediliyor. Daha sonra 18. Yüzyıl ve Marquis De Sade işleniyor. 19. Yüzyıl, 20. Yüzyıl ve günümüz ise diğer bölümleri oluşturuyor.

Cinayet ve pedofilinin uç noktalarından Gilles De Rais’in yaptıklarını okumak sağlam mide gerektiriyor. Marquis De Sade’a ise hayat hikâyesinin ve yapıtlarının detaylarına girilerek uzun bir yer ayrılmış durumda. İnsanoğlu tarih boyunca sapıklıkları nasıl ayırdı, tanımladı, nasıl yasalar geliştirdi, bunları da kitapta okuyoruz. Bir zamanlar eşcinsellik ve mastürbasyon yapmak da sapıklık olarak nitelendiriliyordu. Ensest, pedofili, zoofili, nekrofili, sadomazoşizm, teşhirci, dikizci vb uzayıp giden bir liste… Ayrıca tıp, psikiyatri ve psikanaliz, edebiyatla da iç içe bir kitap. Freud ve Lacan’la neler değişti, neler daha anlaşılır oldu gibi bölümler mevcut.  Ancak, o disiplinlere yer yer değinilse de daha çok tarihi ve toplumsal bir anlatıya sahip elbette.

Kitapta Naziler ve Nazi kamplarında yaşananlara da bir bölüm ayrılmış durumda. Bir millet nasıl topyekûn bir barbarlık ve sapkınlığa izin verdi, neler yaşandı, bunlardan bahsediliyor. Kampları yönetenlerin hayatları, yaptıkları ve yargılanma süreçleri ve de sonları anlatılıyor. Son bölümde ise daha çok hayvansapıncılık (zoofili) ve pedofili inceleniyor. Cinsiyet konusu ve queer teorisinden de bahsediliyor. Son olarak dini terörizmden de bahsediliyor.

Sonuç olarak okumak benim için kolay olmadı ama insanın ne kadar her eylemi yapabilecek sınırsızlıkta olduğunu gözler önüne seren bir çalışma. Aşağıdaki seçkileri de okumanı tavsiye etmiyorum, zira yaşanmış bazı sapkın gerçeklerden seçtim kitabın içerisinden.

 SEÇTİĞİM ALINTILAR:

1.“Annem eve erkek getirdiği zaman onlarla seviştiğini bize göstermek için yatak odasının kapısını açık bırakıyordu.”

2.“Babam benimle birlikte banyo yapıyor ve boşalana kadar beni istemediğim bir şeye zorluyordu ve bunu anneme söylediğim zaman bana tokat attı.”

3. “Bir afiş panosunun arkasında kasaptan alınan bir böbreğin ırzına geçtim.”

 

4.“Claudene’i yatağı üzerinde bir köpekle buldum. Köpek onun içine girmekteydi ve baldırlarındaydı, kız beni görür görmez eteğini indirerek köpeği kovdu, ben de köpeğe bir tekme attım ve uluyarak kaçtı.”

 5.“Mahpus yere diz çöktürüldü, sırtını eğmesi istendi. Sonra da kalçalarına bir kayış aracılığıyla bir lazımlık bağlandı, bunun içerisinde bir fare vardı. Aç bırakılan ve lazımlık içerisine sokulan demirden tahrik olan hayvan yanmaktan kaçmak için mahpusun rektumunun içine girer ve yarım saat için de fare de kurban da ölür”

6.“Kaç kere karbonize edilmiş çocukların ve kadınların yandığı samanlıkların korkunç manzarasını gördüm. Bu korkunç tablo karşısında taş kesildim. İnsanların öldürücü deliliği Nazizm zamanında bana en üst düzeye gelmiş gibi göründü ve bundan da daha ileri gidilemezdi.”

7.“Çocukların vücutlarını parçalıyor, organlarını söküyor, can çekişirken onlara tecavüz ediyordu. Onların kafataslarını yarıyor, transa giriyor, kendisini de kan, sperm ve yiyecek artıklarıyla kirlenmiş bir dışkıya dönüştürüyordu.”

8.“Catherine de Sienne bir gün kanserli bir kadının memelerinin pis irini kadar zevk veren bir şey yemediğini söylemiştir. Çünkü bunu yaparken, İsa onunla konuşmuştur.”

9.“Marguerite-Marie, İsa onu çağırdığında hasta bir kadının kusmuklarını yiyerek temizlemiştir. Sonradan, dizanteriye yakalanmış bir kadının dışkılarını emmiş ve bu ağız temasının kendisinde, yaraları ağzını kaplamış İsa’nın görüntüsünü resmettiğini söylemiştir.”

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER