KİTAP TANITIMLARIM 98.

“DERİN UYKU”- Semih Yıldız, Lethe Y., 78 s., 1. Baskı, 2019.


“Yüzü tıraşlı sigortalı anatomiye gülümsüyorum.”


Kitabın yazarı arkadaşım Semih bunu bana hediye etti ve okumamı istedi. İyi ki de öyle yaptı, teşekkür ederim kendisine.  Aslında daha önce bir şiir kitabı olduğu için bunun da şiir olacağını düşünerek şiir kitabı değerlendirmenin benim için zor olduğunu belirtmiştim fakat öykü olduğunu söyledi. Elbette edebi tarzların keskin ayrımı olmayabiliyor ve bu kitapta da öykü-şiir iç içe.

Yeraltı edebiyatı tarzına, özellikle Chuck Palahniuk diline şairane bir bakış açısı katın; Kafka’yı ve distopya-bilimkurgu yazarlarını ekleyin. Semih’in bu kitaptaki üslubunu, tarzını böyle elde edebilirsiniz diye düşünüyorum. Şairliği özellikle cümlelerin edebi seviyesini yukarılara taşıyor ve edebiyat severlere iyi bir okuma deneyimi yaratıyor. Zengin bir dil hem dışsal hem içsel olay ve olguların, gerçekliğin ve gerçeküstülüğün dansını sunuyor bize.

3 tane öykü içeriyor kitap. İkincisinde biçimsel olarak da şiir-öykü birlikte. İlk öykü “Haciz”, bir patlama sonrasında ortamdan uzaklaşmaya çalışan yaralı karakterin gözünden açılıyor. Distopya romanlarının atmosferi bu kısa öykünün üzerinde büyük bir çatı oluşturuyor. Her an başımıza gelebilecek bir senaryoyla, sistemin parçaladığı, yuttuğu, öğüttüğü biz insanları, bireyleri anlatıyor metaforik olarak. Elimizi versek kolumuzu kaptırdığımız ticari güçler, sistemler bizi parçalara ayırıyor. Bireyin Kafkavari bir sıkışmışlığının, bir boşa devinimin de yansıması bu öykü.

İkinci öykü-şiir karışımı “Bir İzin Günü Gezisi” ile hem gerçek doğada hem rüyasal bir atmosferde dışarıda ve içeride derin bir yolculuğa çıkıyoruz. En beğendiğim bu oldu kitapta. Hezeyanlarla iç içe, buhranlı, melankolik, varoluşçuluk izlekleri taşıyan, biçimsel olarak da zengin bir öykü-şiir. Öyküde kısa bölümlerin numaralandırması 0’dan başlayıp 5’e kadar gidip tekrar azalarak 0 ile sonlanıyor. Bir bölümde, karakterin bulduğu fotoğraflar ayrı sayfalarda detaylı anlatılmış. Öyle güzel anlatılmış ki birebir gözünüzde canlandırıyorsunuz ve kitabın bir yerlerinde bu fotolar var mı acaba diye arıyorsunuz. Ancak, yok maalesef. Keşke bir yerlerde olsa. Görmek isterdim bu fotoları. Bir tanesini alıntıladım aşağıda. Bu öyküde bir de sevgiliden aşk-intihar mektubu var. Onu da çok beğendim. Mutluluğun imkansızlığı, arzuların kaybedilmesi, hayatın anlamsızlığı, duygusal gelgitler gibi depresif-nihilist temalar içeriyor mektup. Aslında bu temaları öykünün genelinde de bulmak mümkün.

Son öykü “Yenilik Ağrısı” da yapı olarak ilk öyküye benziyor. Yine sistemin içerisinde günlük hayatla mücadele eden birey işlenmiş. O kadar hızlı yeniliyor ki bizi sistem, eşimiz-sevdiklerimiz bile yok olup yenisiyle değişebiliyor. Burada Kafkavari bir dava, üste yıkılmaya çalışılan suç da işleniyor.

Sonuç olarak tüm kitapseverlerin okumasını tavsiye ediyorum. Genç arkadaşımı bir okuyucu olarak naçizane tebrik ediyorum, iyi bir işe imza atmış. Devamını diliyorum kitaplarının.

 

SEÇTİĞİM ALINTI:

“FOTOĞRAF: 05

Puslu, ıssız bir arazi. Fotoğraf, araziyi yüksek bir noktadan görüyor. Arazinin ortalarına doğru, hayli belirgin kamburuyla, hemen önüne düşen gölgeyi inceliyormuş gibi duran insansı bir varlık. Çıplak. Derisi yeşil ve siyah beneklerle kaplı. Kolları gövdesine nazaran orantısız ince ve uzun. Elleri bileklerinden itibaren yere değiyor. Ellerini sürüklüyormuş gibi bir hali var. Boynu kalın. Sırtı neredeyse dönük. Yüzü görünmüyor. Hemen karşısına düşen uzak noktada, havada duran bir nesne bulunmakta. Uzaklık yüzünden neye benzediği çıkarılamıyor, buğulu.”

Yorumlar

SİZİN İÇİN ÖNERİLEN DİĞER İNCELEMELER